Yapılan şey sürekli “geviş getirmek”tir. Fakat unutulmasın ki geviş getirip durmak “evcil hayvanlara” mahsustur. İnsan ise, Kur’ân’ı okuyup zikretmekle ve zikrin gereğini yerine getirmekle mükelleftir.
***
Kur’ân tâbir-i câizse didik-didik edildi. Fakat bir-türlü eyleme/harekete dönmüyor. Kamusal alanda, sosyâl hayatta kendini göstermiyor. Kur’ân profesörleri çoğaldıkça çoğalıyor, Kur’ân konusunda bilgilenme, uzmanlaşma “pik” yaparak en üst dereceye yükseliyor ama değişen bir şey olmuyor, mazlûmiyet bitmiyor. Müslümanların hâl-i pür melâli devâm ediyor. Bu süreç değişmediği için artık müslümanların “ışığı” sönmeye başladı. Artık “âlim” denilen kişiler bile kolayca tâvizler verebiliyor, iktidardan yana yorumlar yapabiliyor ve İslâm’ın düşman olduğu sistemleri yüceltebiliyorlar. Zîrâ İslâm ve Kur’ân sâdece zihinlerinde duruyor, kâlplerinde değil. Zâten kâlplerinde olmadığı için amelde ve eylemde yâni hayatta gözükmüyor. Tüm bu teorik etkinliklerin, başta mazlumlar olmak üzere müslümanlara bir faydası olmuyor. Şeytan “sağdan” yaklaşıyor ve müslümanları yine Allah ile aldatıyor.
***
Bu gidişatın tek çözümü EŞYA BAZ,ÖLÇÜ alındığında gerçekleşir.
Onun için şu istikameti takip edip üzerinde yoğun çalışma yapılarak insanlığa servis etmek gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder