Bu Blogda Ara

14 Kasım 2017 Salı

Bir Müslüman Şeriata karşı olabilir mi?

Şeytan sizin en büyük düşmanınızdır.
Allah böyle deyip dururken.
Şeytan, Ayet ve hadisleri karıştırıp kaos halinde bu insanlığa servis etmektedir.
Bir çağda yaşayan insanlar kendi dönemlerindeki sorunları çözmekle bizzat kendileri yükümlüdür.
Bir Müslüman Şeriata karşı olabilir mi? 
 Mâhiyeti,Bir şeyin içyüzü, aslı, esası. Bir şeyin neden ibâret olduğu, künhü, esası, hakikatı.

10 Kasım 2017 Cuma

Bir Problem Nasıl Çözülür


Bir Problem Nasıl Çözülür ile ilgili görsel sonucu

Bir Problem Nasıl Çözülür 

Sık karşılaştığımız hâdiselerden biri, en basitinden en kompleksine kadar problemlerin çözümüdür.

Problem, çözüme kavuşturulması gereken bir durumdur. Bir matematik problemini çözmek, bir hastalığı tedavi etmek, bir hâdiseyi analiz ederek çözüme kavuşturmak, benzer dinamikleri usûl ve üslûbunca kullanarak bir sonuca varmak, konuyla ilgili aynı doğrultudaki çalışmalardır.

Problemi tanıma 

Problemlerin çözümünde başlangıç noktası, problemi iyi tanımak ve anlamaktan geçer. Burada bir usûl karşımıza çıkar. Bu usûl; problemi tanımak, bir çözüm metodu uygulamak, çözülme durumunu pratiğe dökmek ve en sonunda da neticeye ulaşmaktır.

Problemi tanıma, tıpta anamneze karşılık gelir. Hastanın derdi dinlenir ve daha sonra da tahmin edilen hastalıkla ilgili sorular sorularak, hastalığa teşhis konur. Bu safha önemlidir. Bundan hemen sonra teşhise yönelik, gerekli olan tahlil ve tetkikler yapılır. Sosyal problemlere yaklaşırken de, hâdiseleri incelemek, soruşturmak, bunların tam bir fotoğrafını çekmek büyük önem arz eder. Bu fotoğrafta sadece belli bir durum veya hâdise değil, ilgili diğer hususlar da araştırılır. Bu safhaya durum muhakemesi de denir.

Çözüm yolu 

Bundan sonraki safha çözüm yoludur. Bu da, kişi ve kurumların bilgi ve tecrübe seviyelerine bağlıdır. Hangi problemde, hangi metot gerekir, ilk karar verilmesi gereken budur. Her problem çözümünün bir usûlü vardır. Bu metotlar karıştırılacak olursa, problem çözülemez.

Problem çözmek, bilgisayardaki bekleme, yazdırma, işlem yapma gibi modların kullanılmasına benzer. Bizler de problem çözümünde yutma, sabretme, bekleme modlarını sık kullanmalıyız.

Kişi ya kendi problemini çözecektir, ya başkasının problemini çözecektir; ya başkası veya başkaları onun problemini çözecek, ya da başkalarıyla birlikte kendi problemini veya başkalarının problemini çözecektir. Kişi, özellikle kendisini ilgilendiren problemlerin çözümünde, zoraki olarak anlaşma masasına oturursa, problem bu şekilde çözülmüş görülse de, aslında bu bir yanılmadır. Burada aslolan, kişinin öncelikle kafa ve vicdanında bunu çözüme kavuşturmasıdır.

Problem tespit edildikten sonra, çözümü de, hastalıkların tedavisine benzer. Bazı hastalıklar acil tedaviyi gerektirir, bazıları da izlemeye alınır. Sosyal hâdiseler dahil birçok problem bu yollar takip edilerek çözülebilir.

Usûl ve metot 

Metot tespit edildikten sonra da, o metodu uygularken, usûl, yani yapılacak işlemlerin sırası ve şekli; üslûb, yani takınılacak tavır ve hareket tarzları dikkate alınır. Yoksa bir problemi çözeyim derken, bu sefer başka problemler ortaya çıkabilir. Problem basit ise, tek kişi çözer, kompleks ise bir grup oluşturulur, bu grubun içinde bir yürütücü ve yardımcıları seçilir.

İşi çözme yolunda harekete geçildiğinde de, bir tümörle ilgili, sadece çıkarılacak hedef kitle dikkate alınarak, çevre dokulara zarar vermeden ve en az kan kaybıyla kitlenin çıkarılması gerektiği gibi, problemler dikkatle çözülmelidir. Problemi çözerken etrafı hırpalamama ve en az zarar, en çok fayda prensibi ile hareket edilmelidir. Gerekirse, problem çözücü ekip dışında, uygun aracılardan da istifade edilebilir. Bu süreçte, verilen sözün tutulması, emniyet ve güven telkin edilmesi, bulunan aracıların doğru adresler olması önem taşır.

Problem çözme esnasında bir bakıma, Japonların, "Keşke bir problem olsa da, çözsem." mantığı ile, bir bulmaca çözme rahatlığı ve neşesi içinde olunarak problemler daha kolay çözülebilir. Çözülemeyen problemler bir yere not edilir, çözüme kavuşturulunca, yeniden bir değerlendirme yapılır; eksiklikler ve hatalar belirlenerek bir daha tekrarlanmamasına dikkat edilir. Bir kere bu rahatlık ve yollar bulununca, bunları uygulayan kişi veya ekipler, problem çözücü insanlar olarak anılmaya ve aranmaya başlarlar.

Problem karmaşık ise, parçalara ayrılarak ve zamana yayılarak halledilmelidir. Yoksa erken doğumlarda küvöze ihtiyaç duyulması gibi, çözümler de yeni müdahaleler gerektirebilir.

Pek tabii, bazı problemlerin istisnaî çözümleri olabilir. Bu çözümler, bir bütün olarak ve çok acil müdahaleler gerektirebilir; oluşabilecek yan etkilerin de hesaplanması gerekebilir.

Problem çözmede genel ilkeler 

İstisnalar dışında, problem çözmede genel ilkeler geçerlidir:

- Problemi iyi teşhis, tarif etme ve tanımak,
- Problemin büyüklüğünü ve bağlantılarını ortaya çıkarmak,
- Hangi metodun kullanılacağını tayin etmek,
- Uygun metodu kullanırken, usûl ve üslûba dikkat etmek,
- Problemi parçalayarak çözmek,
- Sabretme, yutma, askıya alma ve bekleme modlarını dengeli bir şekilde uygulamayı bilmek,
- Problemi büyüklük ve özelliğine göre; kısa, orta ve uzun vadede çözmek,
- Nihaî neticeden önce ara çözümler bulmak,
- Problemden ders çıkarma ve bir daha olmaması için tedbirler almak,
- Başka insanlara fikir vermesi açısından, tecrübelerden yararlandırmak bu çözüm yollarını onlara anlatmak ve gerekirse yazmaktır.

Çözüm alternatifleri

Probleme göre çözüm neticeleri de değişiklik gösterebilir; tarafların buna alışması veya hazır olması gerekir:

-Anlaşma veya sulh en güzel çözümlerden birisidir ki, burada karşılıklı fedakârlık söz konusudur,
-Mahkemelerin kesin kararı vermeden önce başka delilleri beklemek için verdiği ara kararlar gibi, ara çözümler olabilir,
-Şahitlerin huzurunda şarta bağlı çözümler olabilir. Bu durumda şartların tam yerine getirilmesi ve bunları takip edip uygulayacak insanların bulunması gerekir. Bu durumda, konuşulan şeylerin kayıt altına alınması büyük önem arz eder,
-Problemin şekline ve büyüklüğüne göre, başka çözüm yolları bulunabilir.

Problemleri birbirine karıştırmama

İnsanın kendisiyle, ailesiyle, yakın çevresiyle, çalıştığı müesseseyle, bütün bir toplumla ve inancıyla ilgili problemleri olabilir. Bunlar kesinlikle birbirine karıştırılmamalıdır. Karıştırılırsa içinden çıkılmaz bir hâl alır.

Vücutta her bir organın yapısı ve çalışması, hattâ fonksiyon bozukluğu kendine hastır. Vücudun sıhhati için organlar birbirlerine yardımcı olur. Hastalık durumunda gereği gibi tedavi yapılmazsa sıçramalar olur. Aynen bunlar gibi, insanın değişik dairelerdeki problemleri, derece ve önemlerine göre farklı çözüm şekilleri gerektirir. Birbirlerine karıştırılmadan, her problem önemine göre, kendi sınırları içinde çözülmelidir. Böyle bir durumda, hem insanın psikolojisi bozulmaz, hem de merdiven basamak basamak çıkıldığından, hedefe daha rahat ve kolay ulaşılır.

Kadere iman

Problemlerin çözümünde, asla unutulmaması gereken şey, kadere imandır. Kadere iman iyi anlaşılmaz ise, insan gerek kendisi ile ilgili problemleri, gerekse diğer insanlarla olan problemleri çözmede zorlanır.

Kedere inanmak önemlidir. Zira ALLAH şöyle buyuruyor: "Olur ki hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olur. Olur ki sevip arzu ettiğiniz bir şey sizin için şerli olur. Doğrusu ALLAH bilir, siz bilmezsiniz." (Bakara Suresi, 216)

Problemin ortadan kalkması 

Yeter ki taraflar ve aracılar samimi olsun, emniyet ve güven ortamı tesis edilsin; yalan, kayırma ve çıkarcılık işe karıştırılmaz ise, hayatta çözülemeyecek problem yoktur. Hayatta bir tek ihtiyarlığın ve ölümün çaresi yoktur, denir. Aslında, bu iki durum problem değildir; bunlar, Yaratan ile yaratılan arasındaki durumlardandır. Bu durum, âyette şu şekilde ifade edilir: "Her canlı ölümü tadacaktırâ" (Al-i İmran, 185). Bir hadis-i şerifte ise, şöyle buyurulmaktadır "Dikkat edin, tedavide kusur etmeyin. ALLAH, bir hastalık göndermişse muhakkak arkasından tedavi yolunu da göndermiştir. Bir tek hastalığın tedavisi yoktur. O da ihtiyarlıktır."

Problemlerin çözümünde tek yol yoktur. Bize düşen, ALLAH'ın verdiği akıl, iz'an, ve sabırla gerek kendimizin, gerekse bütün insanlığın problemlerini çözüp, bunun karşılığında elde edilecek rıza ile öbür tarafa gitmeye hazırlanmaktır.

Prof.Dr. Fatih KARAHİSARLI



İnsanlığın en büyük ve ilk problemi.

6 Kasım 2017 Pazartesi

İslam âleminin görmek, anlamak ve itiraf etmek...

“Rabbim, ilmimi artır!” “Rabbim! Bana eşyanın hakikatini göster!”
İslam âleminin görmek, anlamak ve itiraf etmek istemediği husus budur! ile ilgili görsel sonucu
***
Renk körlerinin görme yeteneklerindeki bozukluğun farkında olmaması gibi insanların hiç farkında olmadıkları fikir körlüğü de vardır. Entelektüel körlük de diyebileceğimiz bu hastalığa yakalanan bir insanın olup biten olayları hakkıyla kavraması mümkün değildir. Fikir körlüğü hastalığını bir anda göremeyiz. Çünkü bizim görme kudretimizin kapsamına giren bir husus değildir bu. Aynen görme yeteneğimizin karanlıkta işe yaramaması ya da morötesi ışıkları göremeyişimiz gibi. Fikir körlüğü de aynen bu şekilde normal şartlardaki görüş alanımızın dışında kaldığı için ilk bakışta bu bozukluğu fark edemeyiz.
Müslümanın düşünce dünyasında derin kökler salmış olan ‘kalp körlüğünün kâfirlere has olduğu’ anlayışı, bu hastalığa kendisinin de müptela olduğunu öğrenmesi durumunda onu şoka uğratacaktır. Çünkü o, İslam’a müntesip olmanın tek başına Müslümana dokunulmazlık kazandıracağını zannetmektedir. Oysa bu saflığın bizzat kendisi de kalp körlüğünün göstergelerindendir.
***
Bugün bazı videoları izlediğimizde, renk körlüğünü telafi eden gözlük taktıklarında renk körlerinin nasıl dehşete kapıldıklarını görebiliyoruz. Keşke biz de fikir körlüğüne yakalanmış Müslümanların kalp gözlerini açacak böyle bir imkân elde edebilsek. Böylece kalp körlüğünün zihinlerinde yol açtığı fikir karmaşasını kendilerine göstererek bu Müslümanlara şok tedavisi uygulayabilsek…
***

İŞTE BUYURUN O GÖZLÜK O BAKIŞ AÇISI.
Kavramına sahip olunmayan şey görülemez. Nasıl ki teleskop olmadan uzak cisimler, mikroskop olmadan küçük cisimler çıplak göz tarafından görülemez ise, aklın gözü olan, ona teleskop ve mikroskop hizmeti veren kavramlar olmadan da akıl göremez; öte bir deyişle, akıl yalnızca kavramına sahip olduğu şeyi görebilir.
***
Asıl olan. vakıanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir.
İNSANIN EŞYA OLUŞUNUN DELİLİ.
http://namenstr8bredaholland.blogspot.nl/…/insanin-esya-olu…
İslam: Bir Din ve İdeolojidir
http://namenstr8bredaholland.blogspot.nl/…/islam-bir-din-ve…
Bedenimizi oluşturan elementlerden bazıları (Oligo elementler)
http://namenstr8bredaholland.blogspot.nl/…/element-nedir-el…
İçerdikleri sayılar herhangi bir şey olabilir.
http://namenstr8bredaholland.blogspot.nl/…/icerdikleri-sayl…
Kişi hüküm verirken verdiği konu hakkında bilgisi noksan olursa hükümde yanlış olur.Senaristlere
http://namenstr8bredaholland.blogspot.nl/…/kisi-hukum-verir…
Dolayısıyla “Tanrı var mıdır?” sorusuna bilimin verebileceği olumlu veya olumsuz bir cevap hiç bir zaman olmayacaktır.
https://www.facebook.com/profile.php…
Kalp körlüğü ve renk körlüğü
http://dirilispostasi.com/a-7388-kalp-korlugu-ve-renk-korlu…
Kalp körlüğü ve renk körlüğü
Cevdet Said
Diriliş Postası
http://dirilispostasi.com/a-7388-kalp-korlugu-ve-renk-korlu…



Kalp körlüğü ve renk körlüğü
DİRİLİSPOSTASİ.COM
Yorumlar
Hüseyin Uzun Ne yazık ki, günümüzde görüldüğü gibi.. Müslümanlarda İslâm adına konuşurken bile sabit bir şer'î ölçü yoktur. İslâm adına konuşurken bile gayri İslâmî normlarla, ölçülerle ve zihniyetle konuştukları müşahede edilmektedir. Her yeni olay yada fikri akım...Daha Fazlasını Gör



Look back on things you've posted or been tagged in on this day in the past.
Yönet
Hüseyin Uzun İnsan kendini yakın takibe alamaz ve nefsini, iyiliklere açık, kötülüklere de meyyal yanlarıyla doğru okuyamazsa, sürçmelerden sıyrılamayacağı gibi, hayatını istikamet içinde sürdürmesi de çok zor hatta imkânsızdır.
“Sen kendini hakla meşgul etmezsen, bâtıl şeyler ruhunu sarar ve seni hep meşgul eder.”


Yanıtla18 saat
Hüseyin Uzun - İslam âleminin görmek, anlamak ve itiraf etmek...
Not;Her alimin hatalı görüşleri vardır ama inançtaki hata af olunmayan hatadır.

İnançta şirk Amelde şirk (açık ve gizli)

Şirk pisliğine bulaşana da müşrik denir. (9/Tevbe 28) Tevhid inancının bir numaralı düşmanı, hatta tek düşmanı şirktir. Şirk çok büyük bir zulümdür, hatta bütün zulümlerin anasıdır (31/lokman: 13). Bu nedenle Allah şirk dışındaki bütün günahları affedeceğini söylediği halde bu mağfiretten, kendisinden başkasına ilahlık yakıştırması olan şirk zulmünü istisna tutmuş ve şirke batanların ebediyen kurtulamayacağını beyan etmiştir (4/Nisa: 116)
***
İnançta şirk Amelde şirk (açık ve gizli)
"Şüphesiz ki Allah, kendisine eş koşulmasını asla bağışlamaz, bundan başkasını (günahları) dilediği kimse için bağışlar. Kim Allah'a ortak koşarsa, gerçekten pek büyük bir günah işlemiş olur."nisa*48.116
***
ŞİRK...: Akide sahih olmayınca, ibadet de sahih olmaz.
https://meerstr11.blogspot.nl/…/okuogrenistikametini-belirl…
***
İnançta şirk...
https://plus.google.com/…/109838719669290…/posts/KSXMQq2oFFi
https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=335325693585505&id=100013242319421&pnref=story
***
Amelde şirk ....
http://meerstr11.blogspot.nl/…/devlet-adi-altinda-coreklenm…
https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=157459534705456&id=100013242319421
https://www.google.nl/search…
***
https://www.facebook.com/profile.php…
KAİDE.ÖLÇÜ.İLK BAŞLANGIÇTA. «Ben sizi geride bırakıp gidince ne kötü olmuşsunuz» https://vimeo.com/224675737
MEERSTR11.BLOGSPOT.COM
(1) Hüseyin Uzun - Şirk pisliğine bulaşana da müşrik denir. (9/Tevbe...