Bu Blogda Ara

27 Haziran 2019 Perşembe

Şerefsizim benim aklıma gelmişti! *Fikir öylesine bariz bir şeydir ki, biri tanımlamasını yaptığında nasıl olup da kendi kendinize bunu düşünmediğinize şaşarsınız.

*Fikir öylesine bariz bir şeydir ki, biri tanımlamasını yaptığında nasıl olup da kendi kendinize bunu düşünmediğinize şaşarsınız.
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=659206361197435&set=a.136583216793088&type=3&theater
En basit hücrelerin sahip olduğu akıl bile sizin beyninizden çok daha ileridir!
https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=636977330087005&id=100013242319421
Fıtratımızda var olan, hücrelerimizin içindeki küçük çekirdeklerde saklı duran insana ait cevherler bu gidişe elbette dur diyecek.
https://bredaholland.blogspot.com/…/hesabn-muhasebeni-dogru…
ANLATAMIYORUZ...BAKIŞ AÇIMIZ YANLIŞ.2018.DOĞRUSU AŞAĞIDA.
https://bredaholland.blogspot.com/…/anlatamiyoruzbakis-acim…
YOUTUBE.COM
Have you ever watched the "Vizontele" movie? You know, there was a "Deli Emin", mad man of the village. But, He was capable of fixing, repairing and restorat...
Yorumlar
  • Hüseyin Uzun Şaşmaz *Fikir öylesine bariz bir şeydir ki, biri tanımlamasını yaptığında nasıl olup da kendi kendinize bunu düşünmediğinize şaşarsınız.
    En basit hücrelerin sahip olduğu akıl bile sizin beyninizden çok daha ileridir!
    Fıtratımızda var olan, hücrelerimizin için
    Daha Fazlasını Gör
Yorum yaz...
*Fikir öylesine bariz bir şeydir ki, biri... - Hüseyin Uzun Şaşmaz:

19 Haziran 2019 Çarşamba

Düşünüp ibret alan yok mu? "Kamer 51 “İnsanların kendi elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat ortaya çıktı. Belki vazgeçerler diye, yaptıklarından bir kısmını Allah onlara böylece tattırıyor.” (Rum Suresi-41) " Andolsun biz, sizin benzerlerinizi hep helâk ettik.

Başınıza gelen her musibet, sizin ellerinizle işledikleriniz yüzündendir.
42/ŞÛRÂ-30: 


Her insanın akıbeti kendi kazandıklarına bağlıdır.[Müddessir;38]
Düşünüp İbret Alan Yok mu? ile ilgili görsel sonucu
Ä°lgili resim
“İnsanların kendi elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat ortaya çıktı. Belki vazgeçerler diye, yaptıklarından bir kısmını Allah onlara böylece tattırıyor.” (Rum Suresi-41)
Yorumlar
Yorum yaz...

“İnsanların kendi elleriyle işledikleri yüzünden... - Hüseyin Uzun Şaşmaz:

7 Haziran 2019 Cuma

Müslümanlar neden, varlık nedenlerini gerçekleştirmek, sorunlarını çözmek, risklerden korunmak ve ortak ihtiyaçlarını gidermek için; kendi perspektiflerinden yaptıkları analizler, geliştirdikleri politika ve stratejiler çerçevesinde; sahih ve etkili işbirlikleri geliştiremiyorlar ve birbirlerine yardım etmiyorlar?” İNSAN, EŞYA VE VAKIA İLE OLAN İLİŞKİSİ.İnsan arzı imarla mükelleftir. KAİDELERİN KONUŞTUKLARINDAN ....DÜNYA'YA KÖKLÜ ÇÖZÜM...

arzı imar ile ilgili görsel sonucu
Müslümanlar neden, varlık nedenlerini gerçekleştirmek, sorunlarını çözmek, risklerden korunmak ve ortak ihtiyaçlarını gidermek için; kendi perspektiflerinden yaptıkları analizler, geliştirdikleri politika ve stratejiler çerçevesinde; sahih ve etkili işbirlikleri geliştiremiyorlar ve birbirlerine yardım etmiyorlar?”
İNSAN, EŞYA VE VAKIA İLE OLAN İLİŞKİSİ.İnsan arzı imarla mükelleftir.
KAİDELERİN KONUŞTUKLARINDAN ....DÜNYA'YA KÖKLÜ ÇÖZÜM...
https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=668466883604716&id=100013242319421
İnsan arzı imarla mükelleftir.Alim,Öncü,lider,dava adamı olduğunu iddia edenlere.
https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=664322800685791&id=100013242319421
Hakikatleri idrak etmek ve hazm etmek zordur. Yeni Şeyleri Hazmetmek Zordur!
https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=659560191162052&id=100013242319421


Murat Sayımlar - İNŞA ENSTİTÜSÜ
BİZLER NEDEN İŞBİRLİĞİ YAPAMIYORUZ? -1-
İlişkilerin doğasında bir kaç temel biçim vardır.
İlişki nötrdür. Bir teğet dokunma olmuştur fakat ilişki besleyici ya da yıkıcı biçimde gelişmemiştir.
Rekabet ya da çatışma tabanlıdır.
Paylaşma ya da işbirliği mahiyetindedir.
İyilik ya da yardımlaşma tabiatındadır.
İyilik ve yardım etmek niteliğinde ki ilişkide, karşılık beklenmez. Ancak diğerleri karşılıklılık esasına dayanır.
Bu yazının konusu olan işbirliği ilişkisinin doğasında, amaçları ve hedefleri olan unsurlar vardır. Bunlar amaç ve hedeflerini gerçekleştirmek için bireysel çabalarını gösterirler, birikimlerini ve yeteneklerini kullanırlar.
Ancak bu kaynaklar ve yetenekler, hedeflerini tahakkuk ettirmeye, sorunları gidermeye, riskleri izale etmeye yeterli olmuyorsa, bu kere çevreye yönelip; ya yardım almaya ya da işbirliğine ihtiyaç duyarlar.
İşbirliği geliştirmek için ya hizmet satın alırlar veya karşılıklı işbirliği geliştirmeye çalışırlar.
Karşılıklı işbirliğin de, ya stratejik zaruret ve mecburiyet vardır; ya da bilinçli oluşturulmuş ortak paydalarla gönüllülük esası rol oynar.
Bu tablo çerçevesinde, gönüllülük esasına dayalı, karşılıklı işbirliğinin oluşabilmesi için;
Tarafların bilinçli bir süreçle gerçekleştirmeye çalıştıkları amaçları ve hedefleri olmalıdır.
Bunları kendi imkanlarıyla gerçekleştirmeye çalışan tarafların; hedeflerini kendi imkanlarıyla gerçekleştirmeyeceklerini; ortaya çıkan sorunları çözemeyeceklerini; riskleri yönetip, çatışma ve rekabeti göğüsleyemeyeceklerini, henüz her şey tükenmemişken anlamaları gerekmektedir.
Bunun için, karşılıklılık esasına göre, üzerine düşeni yapmaya, sorumluluk almaya, uyumlu, adil ve dengeli olmaya hazır olmalıdırlar.
Eğer bu işbirliği gönüllülük esasına dayanacaksa, işbirliğine girilecek taraflar da ortak paydaların olması gerekmektedir.
İşbirliği basit bir fonksiyonun yerine getirilmesine ilişkin ise; talep, saygı, adalet, iki tarafın işinin görülmesi ve şükran yeterlidir.
Eğer işbirliğini gerektiren hususlar daha geniş, büyük, çaplı ise bu durumda, varlık nedeninden başlayarak, bunun fonksiyonu olan güncel hedeflerin gerçekleştirilmesine yönelik tam mutabakatların ve ortak paydaların olması gerekmektedir. Bu durum ortak dava mahiyeti taşımaktadır.
Bazı durumlarda tam mutabakat ve ortak payda olmaksızın, tarafları ilzam eden kısmi mutabakatlarla işbirliği yapılması da mümkündür. Bu hal, çerçevesi belirli bir hukukla gerçekleşir.
Bu yazıya esas işbirliği, dava mahiyetli olandır.
Bu tür işbirliğinde tarafların ortak paydaları; varlık nedeni ve bunu tahakkuk ettirmek için zorunlu tüm kök hükümler üzerindedir. Bu asgari koşuldur.
Üzerinde kamil (hatta nitelikli kısmi) anlamda işbirliği geliştirilemeyen konular, Müslümanların, varlık nedenlerine ve varlık hükümlerine uygun bir hayatın inşası, bu süreçte ortaya çıkan sorunların çözümü, risklerin bertarafı ve ihtiyaçların giderilmesi çerçevesindedir.
Kendi varlık nedenlerini tahakkuk ettirecek bir hayatı inşa etmek için, sahih, planlı ve etkin çalışmalar içerisinde oldukları görülmeyen Müslümanlar, başka varlık nedenlerinin gerçekleştirildiği sistem ve vasatların içerisinde yaşamaktan rahatsız olmamakta ve bu durumu büyük bir hızla içselleştirmektedirler.
Karşı karşıya bulundukları sorun ve riskleri görmemeye ve yokmuş gibi davranmaya çalışmak gibi bir “strateji” geliştirmektedirler.
Hülasa, küresel çapta, Müslümanlar, kendi perspektiflerinden okudukları bir hayata ve durumlara ilişkin, sahih ve kamil bir işbirliği içerisinde değillerdir.
İşbirliği yaptıklarını iddia ettikleri alan ve zeminlerin dikkatli analiz edilmesi sonucunda, bu işbirliğinin; ya mevzi ve etkisiz, ya da kendi perspektif ve hükümlerinden doğan hedeflere, sorunlara ve ihtiyaçlara ilişkin olmadığı; başka perspektiflerin politikaları ve stratejileri sonucunda oluştuğu görülecektir.
Asıl soru; “Müslümanlar neden, varlık nedenlerini gerçekleştirmek, sorunlarını çözmek, risklerden korunmak ve ortak ihtiyaçlarını gidermek için; kendi perspektiflerinden yaptıkları analizler, geliştirdikleri politika ve stratejiler çerçevesinde; sahih ve etkili işbirlikleri geliştiremiyorlar ve birbirlerine yardım etmiyorlar?”
Yorumlar
Yorum yaz...

Müslümanlar neden, varlık nedenlerini... - Hüseyin Uzun Şaşmaz: