Bu Blogda Ara

9 Temmuz 2017 Pazar

RÛH ÜZERİNE | İKTİBAS DERGİSİ

Allah’ın istediği, rûhun ne olduğunu bilmek değil, rûh sâhibi olmamızdır. Rûh vahiydir. Vahyin vermiş olduğu bir heyecan, idrâk ve şevktir. Vahiyle samîmi bir şekilde ne kadar ilgili olursanız o derece rûh sâhibi olursunuz. İnsan rûh ile kemâlini bulur. Rûhtan yâni vahiyden uzak olanlar ruhsuzlaşırlar ve Kur’ân tarafından; “hayvan gibi” hattâ bâzen de “hayvandan daha aşağı” olarak görülürler. Kur’ân, vahye uymayanları rûhtan mahrûm hayvanlara benzetiyor. İnsan beşer olmaktan bu rûha ermekle yâni vahyi bilmekle kurtulabilir. İnsanlar vahye göre yaşamadıkları için ruhsuzlaşırlar ve dolayısı ile rûha-vahye göre değil de güdülerine göre yaşadıklarında aynen hayvanlar gibi olurlar. Kâinatta her-şey vahye göre hareket ettiği için muazzam bir düzen ve âhenk vardır. Dünyâ’da da benzer bir düzenin olmamasının nedeni, insanların rûha-vahye göre yaşamamalarıdır. Ruhsuzlaşınca yâni vahye göre yaşamayınca her-şey sarpa sarmaya başlıyor ve Dünyâ bir zindana dönmeye başlıyor.
***
***
Descartes, gerçeği ‘cismin dünyâsı’ ve ‘rûhun dünyâsı’ diye ikiye bölmüştü: “Cisim ile rûh iki ayrı tözdürler, yapı ve özce birbirinden kökten ayrılırlar: cisim yer kaplar, rûh düşünür. Bunlar da birbiriyle bağdaşamayan niteliklerdir: Bilinçli olan (düşünen) yer kaplamaz, yer kaplayanın ise bilinci yoktur. Ama bu iki ayrı töz, insan adını verdiğimiz varlıkta bir-arada bulunmaktadırlar; insanın örgüsü bu ikisinden dokunmuştur” der.
https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%B6z
***
Rûh, vahiy-Kur’ân yoluyla bize geçiyor ve kâlbimizde îman olarak yerleşiyor. Yâni îman, vahyi idrâk ettiğimizde fıtratımızla buluşuyor ve açığa çıkıyor. O îman bize hem kendi içimizde hem de dışarıda mücâhede ve mücâdele etme gücü veriyor. Îmânın derecesi ve şiddeti, bizi yeniden İslâm devlet ve medeniyetinin kurulmasına yönlendiriyor.
8*Kitlesel (cemaat) olarakta çalışmak eşyadaki özellik olduğundan (insandaki haller) katagorisine girer.
RUH.(Eşyadaki özellik.)
Ruh eşyadaki özelliktir.insanda eşya olduğundan dolayı insanlar bu durumu haller olarak belirlemişlerdir.
Bundan (2017) 300 sene kadar evvel elementler bulunmadan önce insanlık için gayb olan Ruh tarifi bu gün ilim ve teknoloji sayesinde açıklanmıştır.
Peygamber sas zamanındaki kişiler için ruh gaybtır. Çünkü kişiye algılayabileceği yüklenir.

2 yorum:

  1. Ruh zehirlenmesinin tedavisi oldukça güç, hatta bazı ahvalde âdeta imkânsızdır. Zira çok defa hissedilmez onun ağrısı-sızısı; duyulmaz bir hekime gidilme arzusu. Dolayısıyla da böyle biri kalbî ve ruhî hayat itibarıyla ölü gibidir ama varamaz farkına işin vahametinin. Dahası, iç dünyası açısından en tiksindirici deformasyonlara maruz kaldığı hâlde, şuursuzca, mevcut tahribatına yeni yeni tahribatlar ilâve etme arkasında koşar durur da göremez o kapkaranlık sonucu; göremez, zira o, ruhen zehirlenmekle bir basiret körlüğü yaşamaktadır.. görülecekleri mahiyet-i nefsü’l-emriyelerine uygun göremez.. “Görüyorum!” dediklerinin de arka planlarına akıl erdiremez. Nasıl erdirebilir ki, felç olmuştur onun idrak sistemi.. kırılmıştır ruh anatomisinin kolu kanadı.. ve işlemez olmuştur mantığı, muhakemesi.. dolayısıyla da değerlendiremez olup bitenleri, tefrik edemez akı-karayı. Zira zehir dumura uğratmıştır ondaki idrak ve temyiz kabiliyetlerini. Öyle ki, bu hâli ile o, zehri panzehir gibi görmekte; deniz suyuyla susuzluk giderme türünden, içtikçe yanmakta ve yandıkça da içmeye devam etmektedir.
    https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=362012990916775&id=100013242319421

    YanıtlaSil
  2. Bir eşya satın alırken kullandığımız kadar bile din konusunda aklımızı kullanmıyoruz.
    Aklını kullanan insan; Eşyadaki özellikler ile vakıayı ilişkilendiren insandır.
    https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=848563408928395&id=100013242319421

    YanıtlaSil